BASINDA TDVS

"TÜRK DEVLETİ GÜÇLÜ BİR DEVLETTİR"

Türkiye KamuSen'e bağlı Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal Zonguldak'ta gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal gündemi değerlendirdi:

TÜRK DEVLETİ GÜÇLÜ BİR DEVLETTİR

Türkiye Kamu-Sen'e bağlı Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal Zonguldak'ta gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Sendikasına bağlı eski Şube Başkanı Halil Korkmazın oğlunun nikah töreni için geçtiğimiz Pazar günü Zonguldak'a gelen, nikah sonrası Türkiye Kamu-Sen binasında Türkiye Kamu-Sen il temsilcisi Mithat Bağcı. Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Şahin Ören. Türk Büro-Sen Zonguldak Şube Başkanı Koksal Tunçtürk. Türk Ulaşım-Sen Şube Başkanı Dinçer Kayış ile sohbet eden Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal burada açıklamalarda bulundu

"ZOR BİR SÜREÇTE SENDİKACILIK YAPIYORUZ"

"Türkiye Kamu-Sen olarak kamu çalışanlarının hak ve hukukunun korunması, geliştirilmesi, yeni hakların alınması noktasında bir çalışma yürütüyoruz. Bu çalışmalar neticesinde de. illerimizi ziyaret ediyoruz. Bugün Zonguldak'a gelmemiz eski sendika şube başkanımız merhum Halil Korkmaz beyin oğlunun nikahı için düzgün çalışması ve çalışanlarımızın hak ettiği yere gelebilmesi için çalışmalarına devam ediyor. Tabi biz Türkiye Kamu-Sen olarak şunun altını yine çizerek söylüyorum: liyakat asası, liyakat anlayışı, bilgi, becerinin olması noktasında bunun ön plana çıkarılması gerektiğini hep söylüyoruz ve kamu çalışanlarının hak ettiği yere kendi hakkı ile bilgisi ile becerisi ile gelebileceği bir sistemin oluşmasına katkı sağlamak istiyoruz. Yani burada söylediğimiz şudur: bize üye olan bir yerlere gelsin değil, sendikal tercihinden dolayı çalışanların ayrıştırılması değil veya birilerine yakın kişilerin bir yerlere göreve gelmesi değil, hak edenin hak ettiği yerlere gelmesi yani adaletli bir sistem, liyakatli bir sistem, hak edenin hak ettiği bir yere geleceği bir sistemin oluşması bizim olmazsa olmazlarımızdan bir tanesi de budur.

"BİZİM HEDEFİMİZ DE BÜYÜK GÜÇLÜ TÜRKİYE HEDEFİNİN BİRAN ÖNCE GECİKTİRİLMEDEN YERİNE GETİRİLMESİ"

Tabi Türkiye Kamu-Sen olarak öteden tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığımız aleladede bir kurum değildir. Öncelikle bunu belirtmek gerekir. Buraya gelince de Türkiye Kamu-Sen il temsilciliği ve Kamu-Sen'e bağlı sendikalarımızın değerli temsilcileri ile birlikte bir sohbet yapma imkanı bulduk" diyerek gündeme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye Kamu-Sen 1992 yılından beri ilkeli, kararlı, sorumlu ama hepsinden önemlisi bunu hep vurguladığımız, özellikle altını çizerek de söylediğimiz ahlaklı bir sendikacılık yapmanın çabası, gayreti içerisindir. Bugün itibariyle 420 binlere yaklaşan üyesi ile Türkiye'nin en ücra köşesinde değerli, yiğit bir temsilcisi ile görevine dev am etmektedir. Sizin vasıtanızla da bütün temsilci ve üye arkadaşlarımıza ben şükranlarımı arz ediyorum, teşekkürlerimi sunuyorum. Zor bir süreçte sendikacılık yapıyoruz özellikle bu Kovid-19 salgını sebebiyle sendikacılık da dahil olmak üzere bir sürü işlerin askıya alındığı bir ortamda sendikacılık yapıyoruz. Buna rağmen hamdolsun sendikalarımızın tamamı 11 hizmet kolu üye sayılarını artırmakla çalışmalarına devam ediyor ve şu anda da yarınlara öncelikle devletimizin, milletimizin birliği bütünlüğü noktasında kurumlarımızın beri Sayın Cumhurbaşkanının yaklaşık 2 yıl önce söylediği 3600 ek gösterge talebinin de, yani bizim talebimizin de Sayın Cumhurbaşkanımızın sözünün de biran önce yerine gelmesi. Sadece 4 hizmet koluna değil, bütün kamu çalışanlarını ayırmadan bu hakkın verilmesi. Yine üzerinde çok durduğumuz ve çalışanlarımızın talebi olan 4/B sözleşmeli arkadaşlarımızı ayırmadan3+1. süreli, süresiz veya değişik şekillerde sözleşmeli çalışan bütün çalışan arkadaşlarımızın acilen, bekletilmeden kadroya geçirilmesi talebimizdir. Yine hizmetli arkadaşlarımızın problemlerinin giderilmesi, bayram ikramiyelerinin verilmesi gibi buna benzer taleplerimizi her platformda Türkiye Kamu-Sen olarak dile getiriyoruz. Çalışmalarımız tabi sadece burada maddi anlamda değil, özlük haklarının geliştirilmesi anlamında değil ülkemizin yarınlara daha güçlü gitmesi. Bizim hedefimiz de zaten öteden beri söylediğimiz büyük güçlü Türkiye hedefinin biran önce geciktirilmeden yerine getirilmesi. Burada Türk milleti olarak birlik, bütünlük içerisinde yarınlara daha güçlü gideceğimize biz inanıyoruz. Geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz, ABD Başkan adaylarından Bidenin bir sözü vardı. Türkiye'nin iç meselesine karşılık bir sözdü bu. Biz şunu açıkça da söylüyoruz Türkiye Kamu-Sen olarak, Türk milleti kendi iradesini, kendi göbek bağını kesecek güçtedir, Türk devleti güçlü bir devlettir. Kadim bir medeniyettir. Yani dışarıdan gelen bütün sözler bizim için bir sinek vızıltısı şeklindedir, O yüzden de biz birlik, bütünlük içerisinde olduğumuz sürece; Türk milleti 83 milyon sadece Türkiye'de yaşayanlar değil Türk dünyası, İslam dünyası ve mazlum milletlerin burada bir sesi olarak yarınlara daha güçlü bir şekilde gideceğimize biz inanıyoruz. Buradan şunu da söylemek istiyorum, Türkiye'deki birlikteliğin yarınlara daha güçlü gitmesi için bütün kurum yöneticilerinin adaletli bir şekilde davranması gerekir, insanları yine söyleyelim: sendikasına göre memleketine göre düşüncesine göre veya birilerine yakınlığına göre ayırmadan hakkaniyet içerisinde davranmalarını buradan özellikle belirtmek istiyorum ve saygılar sunuyorum" dedi.

"DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞIMIZ ALELADEDE BİR KURUM DEĞİLDİR"

Ayasofya'nın ibadete açılması sonrasında yaşanan tartışmalara da değinen Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, "Diyanet işleri başkanlığı 3 Mart 1924 ten bir kurumdur. 140 bine yakın teşkilat mensubu ile gerçekten kurulduğu günden bu tarafa canla başla görevlerini yapmaktadır. Şimdi Ayasofya gerçekten bizim bir hayalimizdi, bir sevdamızdı. Bu sevda 86 yıl aradan sonra yerine geldi. Şimdi bu güzelliği, bu özelliği yani bütün milletin ve islam âleminin Ayasofya'nın tekrar cami olarak ibadete açılmasını kutlarken, sevinirken birilerinin Sayın Başkanın Atatürk'ü andı, anmadı gibi bir sözle farklı yere getirmesini biz kabul etmiyoruz. Geçtiğimiz gün ben Sayın Diyanet İşleri Başkanımızla da ben makamında bir saate yakın bir görüşmemiz oldu. Bu konuları da dile getirdik, söyledik. Hiçbir Diyanet İşleri Başkanı, hiç bir diyanet personeli Atatürk ile ilgili bir sıkıntısı olamaz. Çünkü bu kurumu kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür, devletimizin kurucusudur. O yüzden orada söylediği sadece şu söz vardır: Vakıf, yani vakfiyelerin bütün vakfiyelerde bu vardır. Vakıf duası ve vakıf bedduası sadece orada bir kelimeyi kullanmıştır, Onu Atatürk'e mal etmek öyle bir şey olamaz. Çünkü ertesi gün zaten Sayın Başkanın açıklaması olmuştur. Bizim böyle bir düşüncemiz olamaz' diye. Olamaz zaten. Yani burada Atatürk'e laf söylemek, Atatürk'e lanet okumak akla ziyan bir şeydir. Yani bu ülkede yaşayıp, Atatürk'ün yaptığı hizmetleri görüp, yani Osmanlı imparatorluğu dağılıyor, bitiyor küllerinden yeni bir devlet kuran bir insana eksi bir söz söylemek akla ziyandır. Onu için biz bunları iyi niyetli görmüyoruz. Özellikle sosyal medyada diyanet noktasında işte geçen gün yine vardı. Diyanet kapatılsın, bütçesi Sağlık Bakanına verilsin, bu imamlar ne iş yapıyor' diye. Bunları kasıtlı olarak birileri bir yerlere getirmek istiyor. Burada biz kendimiz de bakarak bütün diyanet çalışanlarının toplumu daha da kucaklayıcı, daha da esenlik dini olan islamı güzelliklerini anlatarak, herkesi kucaklayan bir anlayışla bir tavır sergilemelerini, bir söz söylemelerini zaten yapıyorlar, biraz daha dikkatli olmalarını buradan söylemekte fayda olduğu kanaatindeyim, Ayasofya üzerinden veya Cuma günü de başka bir camimiz yine müzeydi şu güne kadar. Şimdi şunu da söylemekte fayda var; 86 yıl önce veya 100 yıl önce veya 20 yıl önce verilen bir kararın bugünkü şartlarla, bugünkü ortamla, bugünkü anlayışla değerlendirmek doğru değildir. Her olayı o günkü şartlara göre değerlendirmek gerekir," şeklinde konuştu.

ZONGULDAK İNANIŞ GAZETESİ – 24.08.2020


Ekleyen: "TÜRK DEVLETİ GÜÇLÜ BİR DEVLETTİR"