HABER DETAYLARI

#DiyanetMilletimizinHizmetindedir


2 Mayıs 2025 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından okutulan Cuma hutbesinde zina konusu, dinî kaynaklardan alınan ayet ve hadislerle gündeme getirilmiş; bu ahlaki yozlaşmanın toplumsal yapıyı nasıl tehdit ettiğine dikkat çekilmiştir. Ancak ne yazık ki, televizyon sunucusu Fatih Portakal, bu hutbedeki mesajlardan rahatsızlık duymuştur. Bu rahatsızlık, yalnızca kişisel bir görüşten öte, toplumun ahlaki değerlerinin nasıl yozlaştığının bir göstergesidir. Bu tür eleştiriler, doğru bir duruş sergileyen Diyanet'in, toplumu uyandırmaya yönelik çabalarını baltalamaktan başka bir anlam taşımamaktadır.

Zina, yalnızca bir bireyin ahlaki hatası değil, aynı zamanda toplumun temel yapı taşı olan aileyi tahrip eden, sosyal dokuyu zayıflatan ve ülkenin geleceğini tehdit eden bir suçtur. Fatih Portakal gibi kamuoyunu etkileyebilecek birinin, bu hutbedeki uyarılara tepki göstermesi, aslında toplumsal yozlaşmanın ne kadar derinleştiğinin bir işaretidir. Zina, İslam’da kesin bir şekilde yasaklanmış ve “yaklaşmak bile” haram kılınmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı, toplumsal yapıyı korumak adına, dini sorumluluğunu yerine getirerek bu konuda halkı uyandırmak istemektedir. Buna duyulan rahatsızlık ise sadece vicdanları rahatsız eden bir gerçeği inkâr etme çabasıdır.

Zina ve ona bağlı ahlaki çöküş, medya ve dijital dünyada günümüzde maalesef normalleştirilmiş, hatta yaygınlaştırılmıştır. Toplumun her kesiminden bireylerin, evlilik dışı ilişkileri yüceltmesi, ahlaki değerleri hiçe sayması, boşanmaların ve aile içindeki şiddetin artmasına yol açmaktadır. Diyanet’in zina ve benzeri konularda toplumu uyarması, dinî ve ahlaki bir yükümlülük değil, toplumun huzuru için bir zorunluluktur.

Kur’an-ı Kerim’de “Zinaya yaklaşmayın; çünkü o, hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsrâ, 17/32) ayetiyle zina, sadece bir günah olarak değil, bir toplumun çöküşüne neden olacak bir tehlike olarak vurgulanmıştır. Peygamber Efendimiz (sav) de hadislerinde, zinanın bireyleri ve toplumu nasıl yozlaştırdığını açıkça belirtmiştir. Bu gerçekler, bugün dahi geçerliliğini korumaktadır ve Diyanet’in hutbesi de bu açıdan son derece yerindedir.

Fatih Portakal’ın hutbeden rahatsızlık duyması, aslında toplumun ahlaki çöküşüne kayıtsız kalmanın bir göstergesidir. Zira hutbede sadece insanları korumaya, iffetli yaşamaya ve toplumsal huzuru sağlamaya yönelik bir mesaj verilmiştir. Bu mesajı rahatsız edici bulanlar, dini ve ahlaki değerlerden uzaklaşan, toplumsal yozlaşmayı normalleştiren kişilerdir. Bu tür eleştiriler, hem dinî hem de toplumsal anlamda büyük bir sorumsuzluktur.

Sonuç olarak, 2 Mayıs 2025 tarihli hutbe; hem içeriğiyle hem de zamanlamasıyla son derece yerinde ve günümüzün gereksinimlerine uygun bir dini hatırlatmadır. Toplumun ahlaki temelleri sarsılmakta, aile yapısı yok edilmekte ve bireyler manevi değerlerden uzaklaştırılmaktadır. Bu durumda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu tür uyarılarla toplumu bilinçlendirmesi, sadece inananların değil, sağduyu sahibi her bireyin desteğini hak etmektedir. Hutbeden rahatsız olanların asıl rahatsızlık duydukları, bu uyarıların toplumsal çürümeyi engellemeye yönelik bir hamle olmasıdır 
Saygılarımla.

  Eyüp Bulut
 Türk Diyanet Vakıf-Sen 
   Bursa Şube Başkanı 
       




Ekleyen: Türk Diyanet Vakıf-Sen

YORUM EKLE

E-Posta Adresiniz YayınlanMAyacaktır!!.
Lütfen Gerekli Alanları Doldurunuz..*








Gönder