HABER DETAYLARI

37. BAŞKANLAR KURULU TOPLANTIMIZ TAMAMLANDI


Türk Diyanet Vakıf-Sen 37. Başkanlar Kurulu Toplantısı 03 Ocak 2025 Cuma günü Antalya’da gerçekleştirildi.

Genel Başkan Yardımcılarımız, Şube Başkanlarımız ve İl Temsilcilerimizin katıldığı toplantı Isparta-Burdur Şube Başkanımız Musa Can’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ve duasıyla başladı.

Başkanlar Kurulu Toplantısının açılış konuşmasını Genel Başkanımız Nuri Ünal yaptı.

Ünal şunları söyledi;

Değerli Genel Başkan Yardımcılarımız, kıymetli Şube Başkanlarımız, İl Temsilcilerimiz, vefakâr, cefakâr ve fedakâr yol arkadaşlarım.

37. Başkanlar Kurulu Toplantımıza, bu güzel birliğimize, hayırda buluşmamıza hoş geldiniz, şerefler verdiniz, sefalar getirdiniz. Toplantımız, başarılı bir şekilde geçmesi ve sonuçlanması dileğiyle hayırlı uğurlu olsun.

2025 yılının ve 1 Ocak Çarşamba günü başlayan mübarek üç ayların Sendikamıza, Türkiye Kamu-Sen’imize, ülkemize, milletimize, gönül coğrafyamıza, İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlı olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Sözlerime başlarken; cennet vatan ülkemize, asil Türk milletimize, Diyanet ve Vakıflar çalışanlarımıza, değerli üyelerimize hizmet etmek, hakkı tutup kaldırmak için kurulan Sendikamızın kurucu Genel Başkanı merhum Tevfik Yüksel beyi ve Teşkilatımızdan ahirete irtihal edenleri rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun, Yüce Allah onlardan razı olsun.

24 yıl önce kurulan Sendikamız Türk Diyanet Vakıf-Sen’imize katkı sunmuş, bugüne kadar görev yapmış ve emekli olmuş bütün arkadaşlarımıza sağlık, huzur ve mutluluklar diliyorum.

Sizlerin şahsında büyük bir özveriyle görev yapan Teşkilatımızın tüm temsilcilerine ayrı ayrı şükranlarımı sunuyor, üstün başarılar diliyorum.

Öncelikle; katil İsrail tarafından Gazze başta olmak üzere çevremizde yaptığı insanlık dışı vahşeti, tüm canlıları, tarihi, çevreyi yok etmesini ve soykırımı lanetliyorum. Aynı şekilde, çok uzaklarda da olsa, gönlümüzden ve aklımızdan hiç çıkmayan Doğu Türkistan’lı soydaşlarımıza, yıllardır akla hayale gelmeyen zulüm ve soykırım uygulayan katil Çin’i de şiddetle ve nefretle lanetliyor, soydaşlarımızın en kısa sürede Bağımsız Doğu Türkistan’ı kuracaklarına inancımı güçlü bir şekilde ifade ediyorum. Unutulmamalı ki; zulümle abat olunmaz. Gün gelir mazlumların ahı, zalimleri yerle bir eder.

Değerli Arkadaşlarım,

Sendikamız Türk Diyanet Vakıf-Sen, üyesi olduğu ve Türkiye’de memur sendikacılığının öncüsü, kıymetli bir marka olan Türkiye Kamu-Sen bünyesinde, önce ülkem anlayışıyla, Diyanet ve Vakıflar çalışanlarının umudu, ümidi ve gerçek dostudur.

Sendikal harekete önce ülkemiz anlayışıyla bakıyor, milletimizin huzuru, çalışanlarımızın mutluluğu, kurumlarımızın verimli bir şekilde yönetilmesine katkı sunmak için çaba sarf ediyoruz.

Sendikal faaliyetlerde, Sevgili Peygamberimizin (sas) “Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir” hadisi şerifini rehber edinerek, doğru, güzel ve hayırlı işlere aracılık yapıyoruz.

Ülkemize, milletimize, değerli üyelerimize ve bütün çalışanlarımıza kalıcı hizmetler yapabilmek için uğraş veriyoruz.

Şu asla unutulmamalıdır ki; dün de bugün de yarın da ülkemizin doğusunda da batısında da kuzeyinde de güneyinde de Sözümüz, Özümüz, Yüzümüz bir olmuştur. Bundan sonra da Allah’ın izni, sizlerin destek ve dualarıyla aynı söz, aynı öz, aynı yüz olmaya devam edecektir.

Hep hatırlattığımız gibi, niyetimiz hayırdır, akıbetimizin de Cenab-ı Hakk’ın izniyle hayrolacağına inancımız tamdır.

Kıymetli Yol Arkadaşlarım,

Çalışmadan sonuç alamayacağımız hepinizce malumdur. Bekleyerek, oturarak, işlerin gelişine bırakılarak başarılı olunamayacağı muhakkaktır. Çünkü “iki günü eşit olan ziyandadır”. 

Hepinizin bildiği gibi, Necm suresi 39. ayette Yüce Allah “İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder.” buyuruyor. Sevgili Peygamberimiz (sas) Efendimiz de “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yememiştir.” buyurarak bizlere devamlı çalışmayı öğütlemektedir.

Hz.Ali (ra) efendimizin şu sözü de bizlere rehberlik etmektedir; “Çalışanlar, kötülük düşünmeye vakit bulamazlar. Çalışmayanlar ise, kendilerini kötülükten kurtaramazlar.”

Devletimizin ve Diyanetimizin de kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz sözü de hafızalarda kalması gereken bir söz olduğunu düşünüyorum; “Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar." Bunun içindir ki, değerli arkadaşlarım, daima çalışacağız, çaba sarf edeceğiz, üreteceğiz, doğru ve güzel işlere hep birlikte katkı sağlamaya devam edeceğiz.

Bu anlayışla; aziz şehitlerimizin mübarek kanlarıyla sulayarak vatan yaptıkları ve bizlere emanet ettikleri bu topraklarda, ebed-müddet olan Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin ve Türk Milletimizin bölünmez bütünlüğünü savunarak, milli-manevi ve insani değerlerden ayrılmadan, ilkeli, sorumlu, kararlı ve ahlaklı bir sendikacılık yapmanın öncülüğünü de bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da yapmaya devam ediyoruz.

Çok Değerli Arkadaşlarım,

Hizmet kolumuzda olan ve ülkemizin iki güzide kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğünde bulunan üyelerimizin ve tüm çalışanlarımızın huzurlu, mutlu ve müreffeh bir hayat geçirmelerinin temini için var gücümüzle mücadele ediyoruz.

Elbette, yaptığımız hakkı üstün tutma ve adaletin her alanda tesis edilmesi mücadelesi zordur. Her şartta hakkı tutup kaldırmak, hakkın yanında olmak, hakkı söylemek ve savunmak gerçekten zordur. Ancak şu unutulmamalıdır ki; verilen bu mücadele zor olduğu kadar da onurludur ve şereflidir. Büyük bir onur ve gururla övünerek söylüyorum ki; bu zorlu ancak onurlu görevi, zor şartlarda ve her türlü olumsuzluklara rağmen üstlendiğiniz için hepinizle gurur duyuyorum. Yüce Allah (cc) hepinizden, tüm teşkilat mensuplarımızdan ve kıymetli üyelerimizden razı olsun.

Kıymetli Arkadaşlarım,

Hep birlikte ve beraberce bir emek mücadelesi veriyoruz. Bu emek mücadelesi gerçekten çok kıymetlidir. Bir taraftan kamu görevlerimizi yerine getirirken, diğer taraftan da sendikal çalışmalar yapıyoruz. Şunu çok iyi biliyoruz, çoğu zaman kendinizin, ailenizin veya diğer işlerinizi öteleyerek, bir üyemizin, bir çalışanımızın işiyle meşgul oluyorsunuz. Bu bir fedakârlıktır, özveridir, kendinden vaz geçmektir. Elbette bu herkesin yapacağı bir iş değildir. Bunun içindir ki, hepinizi ve sizlerin şahsında bütün temsilcilerimizi ayrı ayrı kutluyorum.

Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak, Diyanet ve Vakıflar çalışanlarımızın problemlerinin çözümü için yılmadan, yorulmadan ve çekinmeden var gücümüzle uğraşıyoruz.

Son dönemlerde en fazla gündem olan konuların başında;

- Banka promosyonları,

- Zoraki dergi ve kitap abonelikleri,

- 3600 ek gösterge alamayan çalışanlarımızın durumu,

- Vaizlerin, murakıpların, uzmanların talepleri,

- Maaş artış talepleri,

- Vergi dilimlerinin yeniden düzenlenmesi,

- YHS çalışanlarının GİH veya THS sınıfına geçirilmesi,

- İdareci-çalışan ilişkileri,

- Atama-nakil-görevde yükselme, unvan değişikliği iş ve işlemleri,

- Din görevlilerinin lojman talepleri,

- Kur’an kursu öğreticilerimizin çalışma şartları,

- Destek personeli ve güvenlik görevlilerinin çalışma şartları,

- Vekil İmam-Hatip, Müezzin-Kayyım ve Fahri-Geçici Kur’an kursu öğreticilerinin ücretleri ve kadro talepleri,

- Görevlilerin muhtar, dernek başkanları ve diğer kurumlarla olan ilişkileri,

- Kurum yöneticileri – sendika temsilci ilişkileri,

- Hac-umre-yurtdışı görevlendirmeleri,

- İsimsiz veya sahte isimlerle şikayetler,

- Emeklilikte alınacak ücret ve ikramiyeler,

- Camilerde para toplanması,

- Cami ve Kur’an kurslarının bakım, onarım ve temizlikleri,

Gibi konular gelmektedir.

Bizler de bu ve burada saymadığımız, üyelerimizin ve çalışanlarımızın karşılaştıkları ve karşılaşacakları her konuyla ilgili, yetkili olmasak ta etkili ve sorumlu sendikal anlayışımız gereği, ilgili kişi ve kurumlar nezdinde girişimlerde bulunuyoruz.

Özellikle, çok gündem olan banka promosyonları ile ilgili Sendikamızın ortaya koyduğu dirayetli duruş, herkes tarafından takdirle karşılanmıştır. Ancak, çalışanlarımız tarafından gerekli destek ne yazık ki görülememiştir. 

Yine 3600 ek gösterge düzenlemesiyle ilgili olarak, eksik kalan kısımların düzeltilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve TBMM’de girişimlerimiz devam etmektedir.

Değerli Arkadaşlarım,

Sendikamızın diri olabilmesi ve başarıya ulaşabilmesi için bazı konuları bir kez daha hatırlatmak isterim:

Bizler, yüksek bir sorumluluk anlayışıyla, Teşkilatımıza inandığımız, birbirimize güvendiğimiz ve aynı hedefe ulaşmak için beraber yol yürüyoruz. Bu yol günübirlik değildir, kısa mesafeli hiç değildir. Süreklilik gösterir, sadece bizleri de etkilemez, aynı zamanda tüm çalışanları ve emeklileri, hatta gelecek nesilleri de etkiler. İnsan vücudu gibidir. Hepimiz üstlendiğimiz görevi, en iyi şekilde ve doğru olarak yaptığımız zaman, olumlu sonuç alabiliriz. Böylece vücut-teşkilat sıhhatli bir şekilde hayatını devam ettirir. Aksi takdirde, hastalık bulaşır, organlar zaafa uğrar ve gerekli başarı gelmez.

Genel Merkezimizin, şubelerimizin, illerimizin ve ilçelerimizin kısaca Teşkilatımızın yaptığı bu onurlu mücadelenin, önce kendimizce, yönetim kurulu üyelerimizce ve tüm temsilcilerimizce, ardından tüm üyelerimizce takip edilmesi, paylaşılması, desteklenmesi, anlatılması ve aktarılması büyük önem arz etmektedir.

İletişimin sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için; Sendikamızın web sayfası, sosyal medya hesapları ve bizlerin sosyal medya hesaplarımızın takibi, beğenisi ve paylaşılması kaçınılmazdır ve önemlidir.

Yapılan yazışmaları, faaliyetleri, haberleri veya duyuruları temsilcimiz paylaşmaz ise üyelerimiz ve diğer çalışanlarımızın konulardan haberi olmayacaktır. Bu konuyu siz değerli arkadaşlarıma bir kez daha ve önemine binaen hatırlatmak isterim. Konunun hassasiyetine binaen, sizler de yönetim kurulu üyelerimize, illerinizdeki tüm temsilcilerimize ve üyelerimize hatırlatmanızı istirham ediyorum.

Değerli Arkadaşlarım,

Şubelerimizin ve illerimizin aylık ve yıllık üye durumlarına baktığımızda bazı şube ve illerimizde bir yılda hiçbir değişiklik olmadığını, bazı illerimizin de düşüşte olduğunu görüyoruz. Elbette artış gösteren illerimiz de bulunmaktadır. Her temsilcimiz kendi il ve ilçeleriyle ilgili değerlendirmeyi yapmalıdır.

15 Mayıs 2024 tutanaklarına göre üye sayımız; Diyanet 18.434 ve Vakıflar 387 olmak üzere, toplam 18.821’di.

15 Aralık 2024 tarihi itibariyle aidat kesintisi olan resmi üye sayımız Diyanet 17.932 ve Vakıflar 363 olmak üzere toplam 18.295’tir.

Yani, 15 Mayıs 2024 tarihinden bu yana maalesef üye sayımız 526 eksilmiştir. Özellikle, Diyanet İşleri Başkanlığına geçtiğimiz yıl 6 bine yakın yeni personelin başlamasına rağmen, böyle bir düşüşü yaşamamız, asla kabul edilebilir bir durum değildir.    

Bu sebeple, üye artışının önünde aksayan neler varsa, bunları geciktirmeden hep birlikte gidermeliyiz. Toplantımızda yapacağınız değerlendirmelerde, üye düşüşünün nedenlerini ve varsa çözüm önerilerinizi de paylaşmanızı bekliyorum.

Değerli Arkadaşlarım,

Bildiğiniz gibi, 2025 yılı şubelerimizin kongre zamanıdır. Bunun içindir ki, geciktirmeden önlemlerimizi alarak, üye sayılarının tespit edileceği 15 Mayıs 2025 tarihindeki tutanaklarda artışımızı imzalamalıyız. Bu başarabiliriz ve başarmalıyız.

Önümüzdeki gerçekliği görmezden gelemeyiz. Bu nedir? Yetkinin, Diyanet ve Vakıflar’da ehlinin, yani Türk Diyanet Vakıf-Sen’in olması gerçeğidir. Diyanet ve Vakıflar çalışanlarının problemlerinin giderilmesi, haklarının alınması, sorumlu sendikacılığın hayat bulması için Türk Diyanet Vakıf-Sen’in yetkili olması zorunluluk halini almıştır.

Kıymetli Arkadaşlarım,

Sınırlarımızın hemen yanında ve bütün Türk-İslam beldelerinde zulüm, kan, gözyaşı, acı, vahşet ve soykırım hâkimdir. İnsan olarak bizi üzüntüye sevk eden, nerede bir Müslüman varsa orada acının, fakirliğin, karmaşa ve kargaşanın var olması görüntüsüdür.

Katil İsrail’in Gazze ve bütün coğrafyada akla hayale gelmeyen zulüm ve soykırımını içimiz acıyarak sadece seyrediyoruz. 50 bine yakın masum insanı katletmiştir. Yüzbinlerce insan sakat kalmış ve yaralanmıştır.

Doğu Türkistan’daki soydaşlarımız, katil Çin tarafından yıllardır ve sistematik olarak zulüm, işkence ve soykırıma tabi tutulmaktadırlar. İbadetlerini yapmalarından dolayı eza ve ceza çekmektedirler.

Ortadoğu’dan Balkanlar’a, Afrika’dan Kafkasya’ya Uzakdoğu’ya kadar emperyalist güçlerin oyunlarıyla yok olan, maalesef mazlum Müslüman nüfustur.

Böyle karışık ve karmaşık bir ortamda, soydaşlarımız ve dindaşlarımız kendilerine sahip çıkacak, zulümlere dur diyebilecek ve bu makus talihlerini tersine çevirecek bir güç, bir irade beklemektedirler.

Tarih, dün olduğu gibi bugün de Türk Milletine ve Türk Devletine büyük bir sorumluluk yüklemektedir.

Bu anlayışla, bizler sadece ücret sendikacılığı olarak değil, şanlı tarihimizin emanetçisi ve şerefli ecdadımızın torunları olarak, mazlum milletlerin ve tüm İslam âleminin huzuru, esenliği ve hür bir şekilde yaşayabilmesi için mücadele vermekteyiz. Hayallerimiz de sevdalarımız da büyüktür.

Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın deyimiyle;

Biz, kısık sesleriz...minareleri,
Sen, ezansız bırakma Allah’ım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!

Aynı şekilde, ülkemizde de birileri her alanda yozlaşmanın olmasına çanak tutmaktadır. Çalışanlarımızın çalışma barışı ve huzuru bozulmak istenmektedir. Adalet anlayışı zedelenmektedir. Savunduğumuz ve olmazsa olmazımız olan; hak edenin hak ettiği yere kendi bilgisi becerisi ve liyakati ile gelmesi anlayışı tesis edilememiştir. Çalışanlar işlerinin görülmesi için; illa ki birilerinin kapısına mı gitmesi gerekir? Bu yanlış bir bakıştır. Bu haksız bakışı asla ve asla kabul edemeyiz. Hele hele vatandaşlarımıza din hizmeti sunan, toplumun gözbebeği Diyanet çalışanlarımıza böyle bir tavrı hiç kabul edemeyiz.

Kurumlarımızı idare edenler çalışanları arasında adil ve eşit olmalıdır. Çalışanların emeklerini yok edemezler, görmezden gelemezler. Esas olan ise; "Elinizin altındakilere yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin." emrine uymalarıdır.

Değerli Arkadaşlarım,

Geçtiğimiz süreçte; Diyanet ve Vakıflar çalışanlarının problemleri çözülememiş, çalışanlarımızın Kurumlarına olan güveni tam anlamıyla tesis edilememiştir. Her çalışanın gururla ben Diyanet personeliyim diyebileceği kurum mensubiyet şuuru geliştirilememiştir. Bunun oluşması için de; kurumu yönetenlerde bir çaba görülmemektedir. Senin benim adamım anlayışı bertaraf edilememiş, aksine yaygınlaştırılmıştır. Çalışanları sendikal tercihlerine göre ayırmak çağ dışı bir zihniyettir.

Hakkını arayan ve yanlış gördüğünü, usulünce ve üslup içerisinde söyleyenler öcü gibi görülmemelidir. Şu unutulmamalıdır ki; Allah Resûlü (s.a.s.) Efendimiz “Bir kötülüğü gördüğünüz zaman onu elinizle düzeltin. Şayet buna güç yetiremiyorsanız dilinizle düzeltin. Şayet buna da gücünüz yetmiyorsa kalben buğz edin. Bu ise imanın en zayıf noktasıdır.” buyurmaktadır.

Değerli arkadaşlarım; bu emir gereğince yanlışlara karşı bir tavır ortaya koyuyoruz. Hangi şartta olursa olsun Allah’ın izniyle, sizlerle birlikte ve desteklerinizle doğruyu, hakkı ve adaleti söylemeye, savunmaya devam ediyoruz ve edeceğiz. Çünkü bunun için sizlere, üyelerimize söz verdik. Sendikamızı tercih eden bütün üyelerimiz bizlere birer emanettir. İmzalanan üyelik formu ile üyelerimizle aramızda bir akitleşme, bir sözleşme yapılmıştır. 

Bu sözleşme bizim için önemlidir ve çok değerlidir. Bizler bunu sadece üye sayımızı artıran bir sayaç olarak görmemekteyiz. Üyemizin, bizlere kendisinin çalışma hayatı ile ilgili her konuyu savunmamız için verdiği bir vekâletname olarak anlamaktayız.

Bu anlayış ışığındadır ki; özü sözü doğru olan, güne ve güce göre değil, her şartta dik duran bizler Türk Diyanet Vakıf-Sen’liler olarak bugün alnımız da gönlümüz de açıktır.

Kurulduğumuz günden beri sizlerin, üyelerimizin ve dostlarımızın yüzünü kızartacak, onları utandıracak hiçbir işin, işlemin içerisinde de olmadık. Cenab-ı Hak’kın (cc) izniyle sizlerin destek ve dualarıyla da yanlış hiçbir işin yanında ve yakınında olmayacağız.

Kıymetli Arkadaşlarım,

Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak bizler; çalışanlarımızın haklarını her ortamda aramanın gayreti içerisinde olduk. Çalışanlarımızın haklarını almak ve korumak için; sarığımızın beyazlığını ve leke kaldırmayacağını unutmadan; kırmadan, kırılmadan, yılmadan, yorulmadan uğraş verdik. Bize yakışan bir tavırla hakkın hakim kılınmasının mücadelesini verdik, vermeye de devam edeceğiz.

Topluma önderlik ve öncülük yapan bir din görevlisine, Diyanet çalışanlarına, yaptığı işle mütenasip bir şekilde davranılması gerektiğini hep vurguladık. Hacı Bektaş-ı Veli’nin ifadesiyle “Soyluluktan, duruluktan ve doğruluktan” taviz vermedik, ayrılmadık ve ayrılmayacağız.

Değerli Arkadaşlarım,

Bizler, sendikal mücadelemizi; insan onuruna yaraşır bir hayat için, ailemizle kimseye muhtaç olmayacak kadar bir ücret verilmesi için yapıyoruz.

Bizler, mutlu, huzurlu ve güvenli bir hayat istiyoruz. Bizler, adam kayırmacılığının son bulmasını istiyoruz.

Bizler, en şerefli olarak yaratılan insanları şekline, görüşüne, düşüncesine, memleketine, sendikasına göre değil, liyakat ve başarısına, becerisine göre değerlendirilmesini istiyoruz.

Bizler, geleceğimizi birilerinin tayin etmesini değil, kendi geleceğimize sahip çıkmak istiyoruz.

Bizler, hakça bir paylaşım, adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Sendikacılığı yani bu kutlu mücadeleyi bunun için yapıyoruz. Bu kutlu harekete destek veren, katkı sağlayan siz değerli yol arkadaşlarıma tekrar tekrar şükranlarımı sunuyorum.

Değerli Arkadaşlarım,

Sözlerime son verirken; Sendikamıza bugüne kadar emeği geçmiş, katkı sağlamış ve dualarıyla bize güç vermiş üyelerimize, işyeri, ilçe, il temsilcilerimize, şube yönetim kurulu üyelerimize, şube başkanlarımıza, genel merkez yönetim kurulu üyelerimize sonsuz şükranlarımı arz ediyorum.

Vefat edenleri rahmetle dualarla anıyorum. Ruhları şad mekanları cennet olsun. Emekli olanlara hayatlarında başarılar, huzur ve mutluluklar diliyorum. 

Teşkilatımızın daha da güçleneceğine, birliğine, dirliğine ve gönüllerin birleşmesine vesile olacağına inandığım 37. Başkanlar kurulu Toplantımızın Sendikamıza, Türkiye Kamu-Sen’imize, Diyanet, Vakıflar ve tüm çalışanlarımıza, milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Toplantıda; Genel Başkan Yardımcılarımız görev alanlarıyla ilgili bilgilendirmelerde bulundular.

Şube Başkanlarımız ve İl Temsilcilerimiz söz alarak görüş, öneri ve eleştirilerini dile getirdiler, illerinde yapılan çalışmalar ve karşılaştıkları problemlerle ilgili değerlendirmelerde bulundular.

Toplantı sonunda Genel Başkan Ünal, toplantıya katılımlarından dolayı şube başkanlarımıza ve il temsilcilerimize teşekkür ederek, yılmadan, yorulmadan ve usanmadan çalışmaya devam edeceklerini ifade etti.

Bu zorlu mücadelede tüm temsilcilerimize üstün başarılar dileyerek, kıymetli üyelerimize selamlar söyledi.




Ekleyen: Türk Diyanet Vakıf-Sen

YORUM EKLE

E-Posta Adresiniz YayınlanMAyacaktır!!.
Lütfen Gerekli Alanları Doldurunuz..*








Gönder